20.9.12

SALAK

uyarı: bu yazı hakaret içermektedir. bunu bilin de öyle okuyun. sonra yok efendim sen bunları kime diyorsun, yok efendim sen bi şey mi ima etmeye çalışıyorsun diye beynimi zikmeyin.

salaksın. tepeden tırnağa kadar salaksın. üstelik öyle olduğunun da farkındasın. asıl üzücü olan bu. kime ne yaptığının farkında olmak. acıtmak. bazen kanatmak. yaşamını bu temeller üzerine inşa etmiş ve başkalarının acılarıyla beslenmişsin. kendine iyi bakmışsın. güzel taranmış saçların, ütülü pantolonların ve her adım atışında etrafını aynı fikre sevk ettiğini sandığın sonsuz bir özgüvenin var. güveniyorsun. iyi olduğuna ve insanların seni gerçekten sevdiğine inanıyorsun. ben buyum diyorsun. kimse değiştiremez beni.

seni sevmediğime seni nasıl inandırayım? ne yapayım da gözüne sokayım bu gerçeği. sevmiyorum seni işte. hatta nefret ediyorum senden ve senin gibilerden. bence lüzumsuzsunuz. olmasaydınız daha iyi olurdu. dünyaya gelmeseydiniz, kimse bir şey kaybetmezdi. ama dünyaya geldiniz ve pek çok kişiye pek çok şey kaybettirdiniz. mesela bana özgüvenimi. kendime duyduğum güveni. kendime olan inancımı, sevgimi. insan kendini sevmekten vazgeçer mi? ben geçtim ulan. vazgeçirdiniz beni! bazen yaptıklarınıza uzaktan bakar gibi bakıyorum. seyrediyorum sizi, farkında değilsiniz. eğleniyorum, dalgamı geçiyorum. siz hiçbirinin farkında değilsiniz. ne beni farkedebilecek kadar bilinçli ne de düşüncelerimi okuyabilecek kadar zekisiniz. ben ki düşündüklerimi pek belli etmem, hatta gerekirse tam tersiymiş gibi davranırım. rol yaparım, oynarım. en az sizin kadar sahteleşebilirim. kendimi tanıyamam. ama bütün bunları daha az zarar görmek adına yaparım. daha az incinmek ve daha uzun süre katlanmak adına.

çıkın gidin hayatımdan. ben istemedim sizi, ben çağırmadım. varlığınız ayağımla üzerine basmak üzere olduğum bir bok gibi; kokuyor, midemi bulandırıyor. bunlar benim aforizmalarım, hepsi bana ait kelimeler. nasıl kullanmak istiyorsam öyle kullanıyorum. kimseye sormuyorum, hepsi kafamın içinde olup bitiyor. size olan nefretimi de, sizin bana yaptıklarınızı da, hepsini kafamın içinde yaşatıyorum. onlar orada dipdiri, el değmemişcesine ilk günkü gibiler. hiçbir noksanı yok. ben hiçbir şeyi unutmuyorum. iyiliği de kötülüğü de. verilmeyen bir selamı, söylenmeyen bir sözü ya da söylenmiş ve canımı acıtmış ufacık bir sözü... hatta kısacık bir bakışı bile... tavrınızın, davranışınızın, bana karşı olan tutumunuzun her bir zerresini saklıyorum. bir gün hepsini aleyhinize kullanacağım çünkü. zamanı geldiğinde, kendimi buna tamamen hazır hissettiğimde. kendinizi aptal gibi hissettireceğim. tıpkı sizin bana hissettirdiğiniz gibi.

aslında ben de bir salağım. bunları yazdığım için salağım. bunları düşündüğüm için salağım. kendime bunu defalarca yaptığım ve yaptırdığım için salağım. başkalarının beni sevmesini bekliyorum, ben kendimi sevmezken. başkalarının bana saygı duymasını bekliyorum, ben kendime duymazken. onlar diyorum, (yani siz) bana saygı duymuyorlar, beni incitiyorlar. öyle mi? peki ya sen? sen kendine neler yaptığının farkında mısın? bunlara izin veren sensin. bütün bu olup bitenler senin sınırından vize alıp geçiyorlar. onlara kim izin veriyor sanıyorsun? kolaysa, elinden geliyorsa kırdırma kendini, korun. izin verme onlara, izin verme sınırlarından içeri girmelerine. yasakla, men et. bu kadar salak olma. başkalarının salaklığından yola çıkıp kendi salaklığına geldin yine gloomysun. müstehaktır sana.

bu da benden size. aynı şeyleri siz de başkalarına karşı hissediyor olsanız bile, bu yalnızca benden size... ne olur artık beni rahat bırakın. beni kendime bırakın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder