aslında yapmam gereken bir sürü şey var. ama ben yine de blogger'da oturum açıyorum. son birkaç gündür içim cerahat dolu. sanırım biraz mide bulandırıcı bir benzetme oldu. o zaman şöyle izah edeyim. buradayım ama değil de gibiyim. yani sahil yolunda koştuğunuzu düşünün. ya da metronun basamaklı merdivenlerinden hızlı hızlı indiğinizi. (bu saçma oldu, her merdiven basamaklıdır :| yani yürüyen merdivene binmeyip halis muhlis beton merdiveni kullanıyorsunuz anlayın işte). ne diyordum ben. koştuğunuzu ya da o 19827398127 basamaklı merdivenlerden hızlı adımlarla indiğinizi düşünün. sonra bir anda bir farkındalık yaşayın. beyninizdeki tüm nöronları bacaklarınızdaki devinime yönlendirin. bacaklarınızdaki bağımsız gibi görünen ama aslında zihninizin kontrol ettiği tüm hareketlerin farkına vardığınız an, biraz evvel otomatik olarak gerçekleşen devinimin şimdi (yani siz fark eder etmez) kontrolünüzden çıktığını göreceksiniz. allahım nasıl bir cümle oldu bu hiç bitmeyecek sandım. off. anlatamadım sanırım. koşun ulan koşun. ya da merdivenden hızlıca inin. sonra bacaklarınızdaki hareketin kendiliğindenliğine konsantre olun. işte o zaman bir şey oluyor (bana oluyor valla) kontrolü kaybedecek gibi oluyorum, bacaklarım benden bağımsızlaşıyor, kontrol edemeyeceğimi sanarak korkuya kapılıyorum. sol bacağım bir tarafa sağ bacağım bir tarafa gidecek gibi, yere kapaklanıp ağzımı burnumu kıracakmışım gibi panikliyorum. hah, işte, tasvirim bu, bildin mi? şimdi tasvirimi yaptığıma göre (hey maşallah) asıl anlatmak istediğim şeye dönebilirim. durumu fark ettiğim anda kontrolü ve bilinci yitirmekten bahsediyorum. burada mıyım değil miyim diye kendime her soruşumda, buradaki varlığımdan şüphe ve tedirginlik duyuyorum. soruyu sorana dek burada olduğumdan adım gibi emin olsam da, soruyu sorar sormaz buradan çıkıp gidiyorum. benliğim başka bir yerde, bedenim zaten kayıp... offf çok yoruldum dostlar. düşüncelerimi ifade edeyim derken, düşünme eyleminin kendisinden tiksindim. buraya basit, çok basit bir şey yazmaya gelmiştim. diyecektim ki, ilacımı bıraktım, odaklanamamanın allahını yaşıyorum. sokağa yalnız çıkmaktan korkar oldum. arkamdan birileri yanaşıp omuz atıp kaçacakmış gibi oluyor. omzumdaki çantayı kapıp kaçacakmış gibi oluyor. yürürken başımı sağa sola arkaya çevirip duruyorum. yer ayağımın altından kayıyor. dışarıdan bakıldığında o dükkanın içindeyim ya da o kaldırımda yürüyorum ama nerede ne yapıyor olduğumu ayrımsadığımda, mekan belirsizleşiyor, geleceğe dönüş'teki gibi içinde bulunduğum zaman ve mekandan yavaş yavaş silinip gözden kayboluyorum. ruhum daralıyor. elimi ayağım yerlerinde mi diye kontrol etme ihtiyacı duyuyorum. burada mıyım lan?! essah söyleyin bak.
yapacak bir sürü iş beni bekliyor ofiste. beklesin mınaki. sanırım bu yazdıklarımı bir ruh doktoruna göstersem iyi olacak. locadakilerin yorumlarını almak istiyorum.
"bence bi çay içsinler".
http://www.youtube.com/watch?v=lJC9FYvJX-Y
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder