19.9.10

Bildiğim pek bir şey yok. Öğrenmeye meraklı olduğum da söylenemez. Hayatı yarıda bırakmayı düşündüğüm zamanlar oldu. Ama şimdi, bunları yazıyorsam eğer, yaşamaya devam edebildiğimi gösterir bu. Ve devam edebilecek kadar gücüm olduğunu daha.

Ben,
Her şeyi büyük bir mutsuzluk sebebine dönüştürmeyi iyi bilen...
Şimdi mutsuzum diyebilirim ama
Yarın,

‘Hiç mutsuz olmadım ki ben’
Demeyeceğimi kim bilebilir?


Yorulmak istemiyorum daha fazla. Hayat beni paramparça yapsın istemiyorum. Hayır. Paramparça olmak istiyorum. Yani bunu istemediğimi söylerken samimi değilim hiç. Ama istediğimi söylerken de değilim. Böyle büsbütün mutsuzluk duymaktansa, paramparça olup, paramparça mutluluklar yaşamayı umuyorum bu hayattan. İçinde bulunduğum her durumu kabullenebildiğim gibi reddedebilirim de. Şimdi ben kulum. Ama yarın tanrı olmayacağımı kim bilebilir?
Yorulmaktan bahsetmek de bu kadar yorucu benim için. Bahsederken bile terk etmek istiyorum o hali. Her haliyle güzel biri değilim ki...

Birisi vardı. Nasıl oluyor da bu kadar güzel olabiliyor diyordum kendime. Misal nasıl bir tat alıyordu yaşamdan öylesine güzelken. Neyi düşünsem daha kolay olur. Başka, bambaşka bir yerde olmayı? Denizin kıyısında, tahta bir iskelede merdivenlere oturmuş, balıkların ayaklarımın arasında geçip gidişlerine dalıp gitmişken, 'Çok mutluyum' diye düşünmek mi, ya da bu kentte, çok eski arkadaşım, dostum yalnızlık yanı başımdayken, 'Daha ne kadar mutsuz edecek beni hayat' diye düşünmek mi. Hangisi daha az yoracak beni?

Solgun yüzlü çocuklar gibi
Hasta sanılan
Aslında doğuştan öyle olduklarını
Anlatmak için uğraşan
Kayıp değilim
Tutmayın ellerimden
Bir an bile rahat bırakmıyor
Bütün bu acıma duygunuz
Neden?
Kim söyledi
Oraya ait olmadığımı size
Ki çekip çıkarmaya çalışırsınız
Her boş vaktinizde?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder