9.7.12

*bazı insanları sevmiyorum. hatta siktirip gitsinler istiyorum hayatımdan.

*keşke insanları tanımadan önce kim olduklarına dair bi 'önizleme' fonksiyonu olsa.

*dün ablamla yine dvd izledik. kpss'den çıkınca ne yapalım ne yapalım, hadi tepe nautilus'a gidelim bari dedik. orada birkaç saat aval aval dolaşıp iki tane film aldıktan sonra eve döndük. filmden bahsetmeyeceğim çünkü anlatmaya başlayınca çok uzatıyormuşum. öyle diyorlar. neyse. Shutter Island yani Zindan Adası bence güzel filmdi. zaten Leonardo DiCaprio olur da bi film kötü olabilir mi sanki? hastasıyımdır kendilerinin birazcık. diyorum ki, bir gün oturayım, hatta büyük ihtimalle bir gün yetmeyecektir, ben birkaç gün oturayım, adamın oynadığı bütün filmleri sırayla izleyeyim. adamın oyunculuğunu nasıl geliştirdiğine şahit olsun gözlerim bir kez daha. nasıl iyi sinemacılarla çalıştığına, nasıl kaliteli oyuncularla yanyana rol kestiğine tekrar şahit olsun. küçük yaşta oyunculuğa başlayıp, çizgisinden bir kez olsun sapmadan, kalitesinden bir kez olsun ödün vermeden (allah allaaah), yıllar geçtikçe şarap misali güzelleşen, bebetoluktan mistır karizmaya uzanan bir başarı öyküsü onunkisi. hastasıyım işte, daha nasıl anlatayım? çocukken asmaya bile kıyamadığım bi posteri vardı. hey gidi günler hey.

bu da sözünü ettiğim o posterin minimal hali

 *dün ikinci kez kpss'ye girdim. o da bana girdi. sorular zordu. tamam, hiç çalışmamış olabilirim ama en azından testler sallanabilitesi olan sorulardan oluşsa fena olmazdı hani. şimdi buradan kişiliğim hakkında kendi kendinize yalan yanlış çıkarımlarda bulunmayın lütfen. ben kpss'ye kpss'nin mahiyetini kavramak ve kendi sınırlarımı ölçmek için giriyorum. kuru kalabalık oluşturmuyorum, kimsenin de hakkını yemiyorum. önümüzdeki birkaç yıl içinde ciddi ciddi hazırlanıp gireceğim, o zaman konuşalım bu konuyu.

*devlet memuru olmak neden bu kadar zor anlamış değilim. ptt şubesinde oturan kırpık saçlı teyzeden ne gibi bi beklentisi olabilir ki devletin? anladınız siz konuyu. yani diyorum ki, o kadın orada oturuyor ama bi sor bakalım "tüketicinin satın alma davranışını belirleyen kişisel özellik aşağıdakilerden hangisidir" diye, cevap verebiliyor mu? bence telefonla torpil hakkını kullanmak ister. öyle yani.

*ben bazı filmlerin ve kitapların bittiğine inanmıyorum. hadi be, bitti mi yani şimdi diyorum sonunda. galiba zor algılıyorum. ya da benim için devam eden bi hikaye var arka planda. böyle bitmiş olamaz, böyle bitiremezler diyorum. e şimdi ben bişi anlamadım diyorum. dün izlediğimiz filmde de aynı tepkiyi verdim. ablam da bana her zamanki gibi anlatmaya çalışıyor. o öyle izah ediyor ya, bende yine bi aydınlanma yok, bi üç beş saat boyunca sürekli filmi düşünüyorum. ben burayı anlamadım, ama şunu da açıklığa kavuşturmadılar ki falan diyorum. belki bi tek ben anlamıyorum da, diğer herkes anlıyor. (ki kesin öyle oluyor) kimsenin kafasında soru işaretleri, ünlemler, üçnoktalar falan oluşmadı mı lan? diyesim geliyor. oluşmadı kızım, kabul et artık, herkesin kafasında taşlar yerine oturdu, biz çözdük olayı, bi tek sen anlamadın. detaycı mıyım, şüpheci miyim, sorgulayıcı mıyım neyim ben? neden filmlerin sonunu beğenmiyorum? neden filmlerin sonunun başka türlü olması gerektiğine inanıyorum? neden filmi zamansız sona erdirmişler gibi hissediyorum? e adamın en başından beri yaşadığı herşey birer sanrı mıymış şimdi? ama bu psikolog hiç tekin bi tipe de benzemiyordu, bence kesin bu işin altından başka bi iş çıkacak, du bakalım. pat, film bitiveriyor. ulan durun bi, anlam veremediğim daha bi sürü şey vardı ama! kime diyorum ben. mesela ben Inception'ı altı kez izledim, hala filmin sonuyla ilgili şüphelerim var. bence film bitmedi. ikincisi çekilecek. sonuçta bilmiyoruz cobb'un toteminin durup durmadığını. belki adam yine rüyasında görüyor çocuklarına kavuştuğunu. bol spoiler'lı bi yazı oldu bu. keşke başta uyarsaydım ama artık çok geç.

bu da durup durmadığından emin olamadığımız cobb'un totemi

*buradan üstünzekalı ösym yöneticilerine, sınav bilmemnecilerine sesleniyorum. sınava çanta telefon cüzdan madeni para anahtar falan sokmak yasak. peki afedersiniz ama evimin anahtarını bi tarafıma mı sokacam ulan? ne salak insanlarsınız siz. ne aptal kural koyucularsınız. zamanında almadığınız tedbirler ve süpersonik ihmalkarlıklar (ya da göz yummalar mı desek?) neticesinde köşeyi dönenlerin acısını mı çıkartıyorsunuz böyle yaparak? akıl var mantık var dicem ama biliyorum ki yok. yarın protesto edip olips şekerlerimi yemicem. hadi bakalım ösym hodri meydan! diye yazdım facebook'a. çünkü cuma akşamı evde resmen anahtarımızı nereye koyacağız sıkıntısı vardı. bayaa bildiğin toplantı yaptık. anne-baba yazlıkta, komşu yok, akraba yok, ablam da ben de sınava gireceğiz, evin anahtarını koyabileceğimiz bi paspas altı bile yok. güvenebileceğimiz tek kişi apartmanın alt katındaki elektrikçi abiydi. sağolsun bizi kırmadı, anahtarımızı dükkanının en güzide köşesine koydu. pazar günkü sınava allahtan ablam girmiyordu da, ikinci bi anahtar krizi yaşamadık. (kriz no.2: elektrikçi pazar günleri kapalı) bi anahtar insanın bünyesinde ne kadar stres yaratabilirmiş, onu da öğrenmiş olduk bu vesileyle. ha, konusu açılmışken iki çift laf etmeden duramicam. aman kopya çekilmesin, aman çanta sokulmasın, aman üstünüzde madeni para olmasın (o niye sokulmuyor anlamadım ya neyse. herhalde iki şık arasında kalanlar yazı-tura atmasınlar diye) diyorlarken, bi taraftan türbanlıları rahat rahat aldılar içeri. nerden biliyorsun aslında türbanının, kulağındaki alıcıyı gizlemek için kullandığı bi kamuflaj aracı olmadığını? sen 160 dakika boyunca gözlerini belerte belerte bizi izlemekten yorulduğun bi anda, o belki fısır fısır aldı kulaklıktan kopyaları? evet, ben hem paranoyak, hem faşistim.

*İşler Güçler'i izleyin arkadaşlar. bana zor kullandırtmayın.

*dün kadıköy'de ajdar'ı gördük. pardon, ajdar'ı ve çapı geniş göbeğini demeliydim. o ne göbekti arkadaş. hala unutamadım.

*Oi Va Voi'yi daha önce dinlediniz mi? dinlediyseniz, niye bana söylemediniz :( çok şey kaçırmışım bu zamana kadar. istiyorum ki kimse benim gibi kaçırmasın. kimse onları dinlememezlik etmesin. her ne kadar youtube'da biri bu şarkıyı insanlarla paylaşmayın ki tazeliğini korusun demiş olsa bile, siz paylaşın. paylaşabildiğiniz kadar çok insanla paylaşın.



*hadi siyuleytır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder