14.7.15


kavuştuk. ve ben soluğu berberde aldım. oğlan çocuğuna benzemeye çalışmam mutsuzluğumdan ama mutsuzluğum kavuştuğumuzdan değil. bu benim varoluşsal kodum. salyangozların çift eşeyli canlılar olmalarına rağmen yine de çiftleşmeye ihtiyaç duyduklarını öğrendiğimden beri hayata bambaşka bir pencereden bakıyorum. bazen pencereden biraz fazla bakıyorum. olmuyor. buradan bakınca sen de salyangoza benziyorsun. yedi buçuk milyar kilometre öteden ben nasıl görünüyorum peki. -gece yarılarına kadar oturan kadınlar nasıl görünürse öyle.- 
düşünmemeye çalışmanın bir yolu da mesafe koymak. yani bugün yola çıksam ikibin yirmidördün ondört temmuzu gibi yanında olabilirim ancak. bu kadar uzağındayken, fiziksel ayrıklığın bir getirisi olarak, -bunu ne kadar istesem de- düşüncelerinin içerisinde yer alamam. bu yüzden katettiğim yol, aradan geçen zaman, beni sana fiziksel olarak yakınlaştırsa da, düşünsel olarak bir milim bile faydası olmayacak. ki ben bu süre içerisinde yolu bırakıp, evlenip, çocuk doğurup, yuvadaki diğer çocukların anneleriyle mc donalds'da doğum günleri kutlamayı tercih edebilirim de. hepsi mümkün, hepsi bir bigmac menüdeki domates dilimi kadar olası. 
bugün ondört temmuz. KAVUŞTUK. mahallede top peşinde koşturan iki küçük oğlan çocuğu gibi kavuştuk. bahçenin duvarına ıslak ve yapışkan gövdeleriyle tutunan ve birbirine doğru yol alan salyangozlar gibi kavuştuk. sonra ben soluğu berberde aldım. küçük bir oğlan çocuğuna benzemek için saçımı kısacık kestirip, bahçedeki salyangozların başlarını ezdim. sonra yanına geçip, fotoğraf çektirdim. birazdan efekt verip instagram'a yükleyeceğim. 
"""sevgili plutocuğum. çogzel çıkmışsın. annenlere slm."""






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder